6 Nisan 2010 Salı

Kızıl Günahlar Nehri

"gideceğim buralardan" dedi serseri ruhum.tüm ışıltısıya ve öfkesiyle gözlerimin içine bakıyordu.aslında derinlerde bir yerlerde gizliyordu benden kırgınlığını.biliyordum, ama bu sefer haklıydı.WASP ın the idol şarkısını her dinlediğinde yalvarırcasına bana "noolursun gidelim.görmüyor musun?biz buraya ait değiliz" derdi.susardım, zavallı dudaklarım cevap veremez büzülürdü.Belki de şarkılarda saklanıp kalmış bir nota olduğum için böyleydik.O çok maviydi.Bense arada sırada kalbimi dinlerdim.o ise çok beyazdı.İkisi çok farklıı karakterlerdeydi.Asla anlaşamazlardı.Neden mi notalar, porteler...kendimi bir tek böyle ifade edebiliyordum sanırım.Kelimeler artık bana çok yabancıydılar.Neden cümle kurmakla uğraşayım ki?

Yakınıyordu işte küfürler savuruyordu kader denen fahişeye her zamanki gibi.Benim için çok bilindik bir manzaraydı artık bu.Bir senyo koymuştu şarkımın bir yerlerine küçük fahişe.Hep tekrar ediyordu durmadan.Başa dönüyordum aynı ezgiyi yeniden ve yendiden çalmak zorunda kalıyordum.Eskiden neden diye sorardım.Biliyorum ki artık "neden"ler anlamsız ve asla bir sonuca ulaşmıyor.Sorgulamaktan vazgeçtim."neden, niye" kelimesi bikaç yıl önce beni ilk terk eden keilmeler olmuştu.

"Sen gelmezsen ben gideceğim" dedi buralardan.Ruhumu bırakırsam kendi benliğimi de kaybederdim biliyordum.O yüzden sözünü tutmak zorundaydım.Pek gönüllü değildim.O kadar canım yanıyordu ki bunu yapmak zorunda olduğum için.Yitik bakışlarımdan birkaç damla süzüldü o anda.Aslında o damlalar bana ait değildi.Bir başka kalbe aitti.Çok uzaklarda bir yerlerde bir kalbe.Kendini simsiyah bir perdeyle örtmüş bir meleğe aitti.Uçmasını bilmediğine inanan bir meleğe.Bense uçmayı her zaman biliyordum.Ama bana hiç beraber gel de uçalım diyen biri olmamıştı ki.Tek başıma defalarca bulutlara dokunmuş güneşi kanatlarımda hissetmiştim.Tek başıma bir anlamı yoktu.Yağmur yağmaya başladı.Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken yağmura karıştı.Nehir olup akıyordu.Biliyordum sahibine gidiyorlardı.Canımın acısı daha da artmıştı.Nehri takip edip ona ulaşacağımdan emindim.Ama bunu yapmamalıydım.O siyah örtüsünü kaldırana kadar güzel dudaklarına dokunamazdım.Yasaklıydı onlar.Yine de denemeliydim.O anda ruhum kolumdan tutup beni ayağa kaldırdı."Ne duruyorsun hala inandığın şeyin peşine git hadi.Ben sana böyle mi öğrettim.Seninleyim."Peki ama bu havada uçamazdım ki.Nasıl giderdim ona?Kanatlarımla suya girersem boğulur ölürdüm.Ama bir yolu vardı."Kopar hadi kanatlarımı" dedim ruhuma.Kopardı kanatlarımı.Sırtımdan kanlar fışkırıyordu.Kanlar suya aktıkça nehir kızıla boyandı.Tanrının bana verdiği bu hediyeyi hiçe sayıp ona ulaşmak için koparmıştım.Ben bir günahkardım artık ve günahlarım akıyordu bedenimden gözyaşlarımın karıştığı nehrime.KIZIL GÜNAHLAR nehrine.Eksiktim artık ben.Yarımdım.Diğer insanlardan biriydim bu halimle.Ya beni istemezse bu halimle?Korkuyordum ama cesurdum.

Fırtına çoğaldı, şimşekler çaktı, yıldırımlar düştü.İçimdeki yanardağı gürültüyle uyandırdı ruhum.O anda ayağa kalktım.Acımı hissetmiyordum.Nehre girdim.günler geceleri kovaladı.Tüm gücümle yüzdüm...

O uçmasını bilmeyen bir kirlenmemiş melek.bense ona ulaşabilmek için son enerjisini kullanmış bir mavi ruhtum.Ona ulaştığımda bana baktı dehşetler."Ne yaptın kendine?"Herşey inandığım şey içindi.Kopardı kanadının birini bana verdi.Çok canı yanmıştı.Acılar içerisindeydi.Gücüm kalmasa da bu şekilde yaşamayı becerebilirdim.Ancak onu bu şekilde görmeye dayanamazdım.Ölüyordum.Ama mutluydum.Bana kendi kanadını vermişti çünkü.

Yağmur dindi güneş açtı.Tanrı asil ruhumu alması için cennetin süvarilerini yolladı ve beni yanına kabul etti.Artık bulutlara dokunmam için kanatlarıma ihtiyacım yoktu.Ruhumu bedenimden ayırdılar.O son yolculuğuna, ait olduğu yere gitti.Bedenim ise toprağa karıştı....Seren Görkem Üren......

Hiç yorum yok: